Nurettin Topçu Türkiye'nin Maarif Davası adlı eserinde "Mektep ruha sunulacak iksirler halinde hakikatler üzerinde yapılan seçimle alıcı gönüllerin birleştiği yerde vardır" diyor ve ekliyor; "Felsefesi olmayan milletin mektebi olamaz." Osmanlı modern eğitiminin eskisinden farklı olarak tedrisatı sevdirme alıcı gönüllere hitap etme gibi bir yönünün olduğu hakikattir. Ancak bunun bir felsefe dâhilinde yapıldığı söylenemez. Yani Orhan Okay'ın Osmanlı modernleşmesi için kullandığı "mülemma" tanımlaması eğitim için de söz konusu olmuştur denilebilir. Dolayısıyla kitapta kullanılan modernleşme tabirinin bugünkü anlamda bir modernleşme olmadığını Osmanlı modernleşmesinin genelinde görülen bulanıklığın eğitimde de söz konusu olduğunu belirtmek isteriz.
Osmanlı modern eğitim anlayışının ibtidâî mektepler (ilkokullar) ve rüştiyeler (ortaokullar) özelinde incelendiği bu kitap iki açıdan önem arz etmektedir. Öncelikle kitap modern eğitimin Antalya'ya ne ölçüde yansıdığını nüfusa göre eğitim oranını salnamelerin ihtiyatla yaklaşılması gereken verilerinin dışında okul kayıtlarından hareketle doğru bir şekilde tespit etmiştir. Diğer taraftan ele alınan okullarla ilgili mutlaka imtihan kayıtlarına yer verilmiş bu sayede o dönem eğitim görenlerle ilgili bugün Antalyalılar geçmişe dönük okuma yapabilme bir yerde büyükanne ve babalarının okul notlarına ulaşma imkânına sahip olmuşlardır. Dolayısıyla bu kitap Antalya'da yetişmiş daha sonra Antalya'nın ve ülkemizin irfan ve kültür yaşamında önemli mevki edinmiş Antalyalı şahsiyetlerin tespiti açısından da önemlidir. Örneğin ilk eğitimini Elmalı'da alan Cumhuriyet Dönemi'nin sekizinci Diyanet İşleri Başkanı İbrahim Bedrettin Elmalı'nın ibtidâî mektep notlarına çalışmamızda yer verilmiştir.
Osmanlı Dönemi'nde taşrada modern eğitim vilayet merkezleri dışında ibtidâî mektepler ve rüştiyelerden öteye gidememiştir. Bu açıdan bakıldığında kitabın İdâdi ve Dârülmuallimîn-i İbtidâîye dışında Antalya'da modern eğitim kurumlarını tamamen kapsadığı söylenebilir.