Türkçülük düşüncesi başka milletlerin özellikle Avrupa milletlerinin ya da Rusların milliyetçilik düşünceleri gibi saldırganlıkla başka milletlere düşmanlıkla beslenen bir düşünce olmadı. İlk Türkçüler ümmet çağının kapanıp millet çağının açılmasına tanıklık ettiler. Bu dönemde pek çoğunun İslamcı ya da Osmanlıcı düşüncelere sahip oldukları Osmanlı Devleti'nin varlığının tehlikeye düşmemesi için Türk olmayan halkları da kuşatıcı düşüncelere sarıldıkları bilinmektedir. Ancak Müslüman olan olmayan bu halkların her biri bağımsızlık mücadelesine girişince Türkçüler de savunma refleksiyle davranıp Türk halkına hem Osmanlı ülkesinde hem diğer Türk yurtlarında hem de dünyada olup bitenleri anlatmak suretiyle uyarıcı görevlerini yapmaya başladılar uzun süreli bir mücadeleye giriştiler. Bu mücadelede Türkçülerin sürekli bir savunma duygusuyla davrandıkları başka milletlerin aleyhine olacak söylemler yerine Türk tarihi ve uygarlığı kaynaklı söylemleri seçtikleri dikkat çeker. Bunun sebebi Türk tarihini ve uygarlığını bir beslenme kaynağı olarak görme ve bu kaynaklardan alınacak dersler ve ilhamlarla yeryüzünde Türk varlığını sürdürmeyi sağlayacak enerjiyi ortaya çıkarma insanları bu anlayış çevresine toparlama düşüncesidir. Ali Bey'in en önemli çalışmalarından biri olarak "Türkler Kimlerdir ve Kimlerden İbarettir" başlıklı yazısının kabul edilmesinin nedeni de budur. Osmanlıdaki hem de başka Türk yurtlarındaki aydınların bir kısmı Türk dünyası kavramından habersiz idi. Ali Bey de Türkçü aydınların öncülerinden biriydi ve hem Azerbaycan'da hem Türkiye'de hem de başka Türk yurtlarında etkili olmuştu. Kazanlılarla Kırımlılarla Astrahanlılarla ve Türkistanlılarla ilişki halinde olduğu yazılarının ve çalışmalarının bu Türk yurtlarında da yankı bulduğu bilinmektedir.