Hayat neden herkese yeteri kadar gülümsemiyordu? Bazıları neden daha fazla acı çekiyordu? Yoksa sıkıntı da hayatın bir parçası mıydı? Selin nereden nasıl başlayacağını bilmiyordu. Kardeşini çok seviyor onun mutlu olmasını yürekten istiyordu. Duygu'yu evlenmek üzere seçtiğinden emindi. Ancak onun kısacık hayatına sığan dünyalar kadar acıyı zulmü işkenceyi tacizi tecavüzü nasıl anlatacaktı? "Siz yaparsanız adınız çapkın olur biz yaparsak orospu siz yaşarsanız elinizin kiri biz yaşarsak alnımızın kiridir."
"Çok kırılgan bir yapıya sahip olup da güçlü adam rolü oynayan; birazcık beyni çalışıp araştıran soruşturan hanımlardan köşe bucak kaçan erkekliği kaba kuvvette arayan insanların konuşarak hayvanların koklaşarak anlaştıklarını işittiği hâlde uygulamayıp dalaşarak anlaşmama yolunu arayan sizler değil misiniz?" İnsanlar bir merhabaya muhtaç oldukları hâlde
insanlardan bir merhabayı esirger hâle gelmişlerdi. Hayat da bir heykeltıraş misali insanı inceden inceye yontup
tekrar tekrar şekillendiriyordu. İnsanlık doğuştan gelen bir özellikti. Kimse zorla değiştirilemezdi.