Hz. Muhammed (sas) hayatında kahkaha ile hiç gülmemiş sevinçli olaylar karşısında da tebessümle yetinmiştir. "...Benim bildiklerimi siz bilseniz çok ağlar az gülerdiniz...." buyurmuştur. Bu sorumluluğun farkında olan Hz. Ebû Bekir (ra) "Keşke kuş keşke saman çöpü olsaydım da bu sorumlulukları yüklenmeseydim!" demiş; Hz. Ali de (ra) "Keşke cansız bir varlık olsaydım!" şeklinde ifade etmiştir. İnsan olmanın ağırlığı altında ezilen o büyük adamlara bu sözleri söyleten dizlerinde derman bırakmayan anlayış neydi?
Yüce Allah; "Biz emâneti göklere yeryüzüne ve dağlara teklif ettik ama onlar onu yüklenmek istemediler ve ondan korktular. Onu insan yüklendi doğrusu insan çok zâlim çok câhildir." (Ahzâb 33/72) buyurmuştur. İnsan bu âyette "zâlim ve câhil" olarak tanımlanmıştır. Peki insan sorumluluğunun ne kadar farkında? Kendisini ne kadar tanıyor? Allah'ı ne kadar tanıyor? Kısacık dünya hayatının sonunda insanı nasıl bir âkıbet bekliyor? Bütün bunlardan haberi var mı?
"İlim ilim bilmektir. İlim kendini bilmektir." "Kendini bilen Rabbini de bilir." Rabbini bilen kendisini de tanır. İnsan doğmak kendisinin bir seçimi değildir ancak insan kalmak ya da kalmamak insanın kendi seçimidir. Öyleyse insan mı kalacağız yoksa...?