Görünür ile Görünmez Merleau-Ponty'nin çalışma notlarıyla birlikte yarım kalmış son yapıtıdır ancak mevcut haliyle bile derin felsefi projesini mükemmelen yansıtır. Merleau-Ponty burada yeni bir ontoloji teklif eder bize. Bunu felsefenin özcü kategorileri ve geleneksel düşüncenin buyurgan grameri ile yapmaz. İnsanın algısını görme kabiliyetini duyumsama gücünü ve varlığın ışıltısını son derece naif bir tutumla fenomenolojik bir zemine taşır. Bir sanat yapıtının ortaya koyduğu gibi kişinin algı ve deneyimlerindeki tamamen kendine özgü sese mantık uyum ve hayal gücüne ulaşmaya çalışır.
Filozofun düşünceleri bir sistem inşa etmekten çok varlığın benzersizliğini duyurmaya yönelik bir çabadır. Onun felsefesi öznelliğin içselliğin felsefesi değildir. Algılama ya da algısal inanç dediği şey görünürün ötesinde belleği ve hayal gücünü harekete geçiren insanın kendisinden önce var olan dünya ile öteki ile doğa ile görünmeyen muazzam ilişkisidir. Merleau-Ponty'yi okurken düz bir felsefe metninin sınırlarında gezinmeyiz. Bedeni keşfetmek dünyanın tenine dokunmak görünür olandaki görünmezi fark etmek var olmanın gerçek amacını duyurur gibidir. Doğa algılandığı andan itibaren ufuk bakışımızı çevreler; müziğin edebiyatın ve resmin betimlediği doğa bizi kendisine çağırır. Seyredilen işitilen ve algılanan saf bir manzaranın parçası oluruz. Aynı düzlemdeki varlıklar birbirleriyle kaynaşır öyle ki biz değil onlar bize konuşur. Sadece ses değil sözü sarmalayan sessizlik de dile gelir.
Görünür ile Görünmez geleneksel felsefeye yönelik getirdiği itirazlarla özellikle Descartes Hegel ve Sartre eleştirileriyle birlikte modern düşünce ve sanat dünyası için yepyeni bir sayfa açmaktadır.