Kurulan her düş yaşanacak bir kâbusun esiriydi."
Zeynep Kızıl ailesi öldüğünde içinde bulunduğu şehrin karanlığa gömüldüğünü düşünmüştü. Zorlu geçen hayatı amcası tarafından geri dönülemez bir yola saptırılmıştı ve o şehrin karanlıktan ibaret değil de bir yıkımdan fazlası olduğunu yaşayarak öğrenmişti. Hayatının yıkık dökük kalıntılarıyla bir başına kaldığındaysa her şeyin bittiğine emindi onun için bir umut yoktu.
Ta ki görevi için onu kurtarmaya gelen o adama kadar... Vural Alazoğlu onun için bir fırtına gibiydi. Kalbini kasıp kavuran hoyrat bir fırtına...
Geçmişine acı çalınmış bir adamdı Vural. Onu ayakta tutan tek şey işiydi. Yurt dışına kadar uzanan şebekeyi çökertmek için Zeynep'i kurtarmakla görevlendirildiğinde tüm dengelerin değişeceğinden habersizdi.
Kaderin planladıkları bildikleri her şeyin temelini hızla çürütüyordu. Çünkü aşk bencildi ne yaralı geçmişlerine ne de acıyla dolan yüreklerine saygısı vardı.
"Ben seni tüketirim ben seni yeşertemem Zeynep. Sen benden yeni filizlenen bir çiçeği koparıp atmamı istiyorsun. Yapamam Zeynep. Bunu sana da kendime de yapamam."