Yüce Allah yeryüzünü mükemmel hâle getirdikten sonra orada hükümlerini uygulayıp kendi adına iş görebilecek bir halife yaratmayı murat etmiş ve böylece Hz. Âdem'i varlıklar âlemine katmıştır. Onu akıl ilim ve irade gibi birtakım özelliklerle donatmış; yaratılmasına karşı olumsuz tavır sergileyen ruhanî varlıklarla birlikte tabi tuttuğu imtihan sonunda üstünlüğünü kabul ettirmiştir. Böylesine bir imtiyaza sahip kılınan ilk insan ve kıyamete kadar teselsülen gelecek olan zürriyeti ile elest meclisinde Allah'ı âlemlerin rabbi olarak tanıma hususunda bir ana sözleşme yapılmıştır. Bu bağlamda verilen söze sadık kalıp kalmayacaklarının tescil edilmesi için her bir zürriyet bir ölçü dâhilinde peyderpey teklif âlemine gönderilmiştir. Bunlardan bir kısmı elest ikrarı üzerine şekillenen fıtratlarının sesine ve kendilerine gönderilen elçilerinin davetine kulak vererek ahdine sadakat göstermiştir. Bir kısmı da hevâ ve heveslerini gerçekleştirebilmek için batıl üzere bulunan atalarının izinden gitmek suretiyle aksine hareket ederek sadakatsizlikte karar kılmıştır.
İşte bu kadar önemli bir yol ayrımında ahirette kaybedenlerden olmamak için elest meclisinde yapılan sözleşmenin teklif âleminde gereğinin yerine getirilmesinin ne kadar önem arz ettiğine dair ayetlerde gerekli şekilde hatırlatmalar yapılmıştır.
Bu çalışma ruhlar âleminde yapıldığı haber verilen rubûbiyet ve ubudiyet merkezli ahitleşmeye bağlı kalmaya sevk eden ya da alıkoyan etkenleri Kur'an-ı Kerim'in bütünlüğünü esas alan bir anlayış içinde ele almayı konu edinmiştir.