Yaşlanma yalnızca bir sağlık konusu değildir. Yaşlanmanın; geriyatri ve geriyatrik hemşirelik yaşlı bakımı sosyal yardım gibi alanların birbiriyle örtüştüğü bütüncül bir anlamı da vardır. Bu bütüncül anlam yaşamın ya da filozofların dediği gibi varoluşun kendisinden başka bir şey değildir. Varoluşun kendisi yaşamın sonluluğunu aşan zamansal sürekliliktir. Gerontoloji bu anlamda varoluşu yaşamımızda bölünmüş yaş dönemlerindeki rollerimizin ve kimliklerimizin ötesindeki bu süre-gidişini anımsama zamanıdır. Rollerimizi kimliklerimizi aşan otantik benliğimizi anımsama zamanı...
Bu kitap yaşlanmaya bu varoluşsal açıdan katkı yapmayı amaçlıyor. Yaşlanmaya daha önce bakmadığımız pencerelerden bakıyor; onu edebiyat ve sinemadaki karakterlerle yorumluyor ve aynı zamanda yaşlanmayı; Freud ve Heidegger'in tekinsizlik kaygı kavramlarıyla yolda oluş hâliyle yavaşlığıyla Bergson'un bölünmeyen zamanında yaşamı duyma belki de onunla hesaplaşma olanağı olarak öneriyor...