Güneşin tepeden vurduğu saatlerde atlı karıncaların karşısına oturdum ve etrafımda olup bitenleri izlemeye başladım; atlı karıncaların üstündeki çocukların kahkahalarını anne babaların fotoğraf çekerkenki hallerini köşede duran bir çitfin kavgasını merdivenlerde oturan gençlerin heyecanla birbirlerine anlattıklarını... Buraya biraz daha dışarıdan bakan biri burada bir kalabalık olduğunu düşünebilirdi; fakat aslına bakarsanız kalabalık olduğumuz kadar da yalnız sayılırdık. Ben ise en son olacağım yerlerden birindeydim. Zira atlı karıncaları pek sevmem; en mutlu anılarıma atlı karıncalar eşlik etmiş olsa da sonrası hep kırgınlıktı. Belki de bu yüzdendir uzaktan seyredişim sessizce izleyişim... İnsan sevdiği yerden vurulurmuş. Hep kaybettik çok sevmekten. Yine de sözüm olsun; bir gün mutlaka atlı karıncaları affedeceğim.