Değişimin değişmeyen tek gerçek olduğu günümüzde klasik işletmecilik anlayışı da yerini daha duyarlı bir işletmecilik anlayışına bırakmaktadır. Artık işletmeler ne pahasına olursa olsun kâr elde etme amacını gütmeye devam etmemelidir. Sanayi Devrimi'nden yirminci yüzyılın sonlarına kadar hüküm sürmüş bu anlayış değişmeli daha sürdürülebilir ve duyarlı bir yönetim felsefesine dönüşmelidir. Gezegenimizin kaynakları gözetilmeli çevreye zarar vermeden ve toplumların sosyal yapısında bozulmalara yol açmadan üretim yapılmalıdır. Herkesin çıkarlarının korunduğu ve refah artışının tabana yayıldığı bir ekosistem oluşturulmalıdır. Aksi takdirde sonraki nesillere aktarılabilecek mutlu bir gelecek olmayacaktır.
İçinde yaşadıkları ekosistemle barışık yaşamayan işletmeler bizzat o ekosistemlerin üyelerinden tepki göreceklerdir. Dolayısıyla işletmeler artık çeşitli paydaşlarının taleplerini dikkate almak iş çevrelerindeki değişimlere ayak uydurmak trendleri takip etmek ve değişimlere yön vermek zorundadırlar. Bu nedenle çevrelerinden gelen değişim sinyallerine duyarlı olmak sorunları anlamak bunları zamanında algılamak ve gerekli aksiyonları almak stratejilerin oluşmasında dikkate alınması gereken unsurlardır. Yani artık işletmeler üyesi oldukları ekosistemlerin diğer bileşenleriyle simbiyotik bir ilişki sürdürmek durumundadırlar.
Bundan sonraki yüzyıllarda duyarlı işletmecilik anlayışını benimseyen ben yerine biz diyen insanları gezegeni ve karı birlikte göz önünde bulunduran işletmeler ayakta kalmayı başaracaklardır. Bu görüşler çerçevesinde oluşturduğumuz duyarlık işletmecilik ekosistemleri anlayışının akademik literatüre katkıda bulunması ve okuyucularına yol göstermesi en büyük dileğimizdir.