Küçük sesli kahkahalarımızın ardından yeniden bir durgunluk çöktü üzerimize. Onun nasıl hissettiğini bilmiyordum ama kendim için şunu söylemeliydim ki daha iyi hissediyordum. Belki de Aiden'ın belirli konular hariç her şeyi tiye almasının sebebi buydu: Kendi ruh sağlığını korumak kendini canlı tutmak yaşamaya devam etmek. Onunla kendimi kıyasladım
bu konuşmadığımız birkaç saniyelik süreçte. Sekiz yılı aşkın bu sürede çektiği acıdan sağ çıkmıştı ben ise altı aydır yaşadığım aynı hissin kurbanıydım. Mahvolmuştum paramparçaydım ve depresiftim. Hayatımdan vazgeçmiş gibi davranıyordum. Hatta 'gibi' denemezdi öyleydi. Canımın bir kıymeti yoktu gözümde. Yalnızca altı aydır böyleydim önümde kaç senem vardı yaşayacağım bilmiyordum. Hep böyle acı mı çekecektim? Dinmeyecek miydi hiçbir şey
düzelmeyecek miydi?