Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin kabulü çocuk hakları bakımından önemli bir dönüm noktasıdır. Sözleşme'yle birlikte hakkın öznesi olan çocuğun merkeze konulduğu anlayış hukuki bir statüye kavuşmuştur. Sözleşme'nin 3. maddesinde düzenlenmiş olan "çocuğun üstün yararının gözetilmesi ilkesi" Sözleşme'nin tüm maddelerinde etkisini göstermektedir. Çocuğun üstün yararı kavram olarak uluslararası antlaşmalarda ve ülkelerin iç hukuklarında yerini almış olmakla beraber tanımının yapılmadığı görülmektedir. Bunun nedeni ise çocuğun yararının onun yaşı yaşadığı çevre ve bulunduğu sosyal şartlara göre değişebilen göreceli bir kavram olmasıdır. Her anlamda zayıf olan çocuğun özellikle yararının gözetilmesi adına önemli bir rol oynayan bu ilke aslında doktrinde boşanmanın çocuk açısından sonuçlarından biri olan velayet kavramının omurgasını oluşturmaktadır. Velayet hakkı ele alınırken anne ve babanın sahip oldukları hakların çocuğun anayasal hakları karşısında herhangi bir üstünlüğünün olmamasının nedeni ise velayet hakkının sınırı olan çocuğun üstün yararıdır.