"Seninle ömrümün her çağında dolu dolu yaşamak istiyordum. Çocukluğumu gençliğimi ihtiyarlığımı... Her çağımda sana kapısı ardına kadar açık olan ömrümün en çok ihtiyarlığını yaşamak istiyordum oysa. En fazla daha fazla ihtiyarlığımızı merak ediyordum seninle.
İkimiz de yaşlanmışız ve ikimizin de birbirine bakarken kalplerimizi çarpıtan o gözlerimizin etrafı çizik çizik olmuş. Birbirimize gülerken cenneti gördüğümüz o yüzümüz solmuş kırışmış. Ve saçlarımız. Kar altında. Kır altında.
Kar altında yürüdüğümüz zamanları hatırlatır olmuş sonra o saçlarımız. Bembeyaz.
Her defasında baktığımda seni bana verene hamd ederdim içten içe. Gözlerine bakardım saçlarına yüzüne konuşmana ve susmana. Ve hamd ederdim her şeyine; her şeyime.
Ben seninle en çok da yaşlılığımızı merak ediyordum. Birbirimize bakarken tebessüm eden o yüzümüzün ardında birlikte sakladığımız ve yine yaşadığımız hüzünlerimizi huzurumuzu. Yaşadığımız her ânımızı görebilecek miydik? Senin o tatlı ama yorgun tebessümün hatırlatacak mı bana; gençlik çağımın o deli dolu kızın gülüşünü.."