İnsan ilişkileri ve modern yaşam biçiminin getirdiği yenilikler ile birlikte hukuki ilişkilerde birçok farklı oluşum ve gelişim yaşanmıştır. Bunun bir yansıması olarak tarafların aralarında düzenlemiş oldukları sözleşmelerde şekil şartları günümüzde kendini daha özgür ve serbest bir alan içerisinde şekillendirmektedir. Ne var ki insan ilişkilerinin en önemli domino taşlarından olan güven unsuru sözleşmelerde var olan şekil serbestliğinin daha sıkı koşullar altında ele alınmasına sebebiyet vermiştir. Türk özel hukukunda da şekil özgürlüğü esas şekil zorunluluğu ise istisnadır. Bu durum insanların özellikle ticari ilişkilerinde işlemlerinin kolaylaşmasında ve zamandan kazanmalarında önemli bir kıstastır. Zira gündelik yaşamdan ticari yaşama kadar hayatın pek çok alanında kendine önemli bir yer edinen sözleşmelerin taraflar arasında hızlı ve akıcı bir şekilde kuruluyor ve yürütülüyor olması öncelikli unsurlardan biridir. Ne var ki kanun koyucular farklı amaçlarla bazı sözleşmelerin geçerliliğinde şekil zorunluluğunu emredici kural olarak düzenlemişlerdir. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m.12 kapsamında kanunkoyucu kanunda sözleşmeler için öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan sözleşmelerin hüküm doğurmayacağını düzenleme altına almıştır. Ancak bu geçersizliğin hukukî niteliği konusunda uygulama ve doktrinde görüş farklıları mevcuttur. Bu çalışmamızda öncelikle Türk Borçlar Hukuku sözleşmelerinde şekli şeklin tarihsel anlamda gelişimine değinerek açıkladık. Akabinde şekli Türk Borçlar Hukuku Sözleşmelerinde şekle tabî kılınmış bazı sözleşmeler çerçevesinde inceledik. Nihayetinde ise Türk Borçlar Hukukunda şekle aykırılığın sonuçlarını doktrinde yer alan görüş farklılıkları yönünden incelemeye çalıştık.