Orta Çağ'da Hıristiyan öğretilere kökten bağlılık gösteren zorbalar topluluğu yeniliklere karşı savaş ilan etmişlerdi. Bu sinsi savaşa rağmen İmparator II. Frederick. İtalya'nın güneyinde bilge yetiştiren yenilikçi bir okul kurulmasını emretti. Bu okul Avrupa'nın ilk üniversitesi olarak tarih sayfalarında yerini aldı lakin okulun bilinen anlamda yeniliği bu değildi. Okul karma eğitim sistemine bağlı olarak Avrupalı kadınların erkeklerle birlikte eğitim görebildikleri tek cazibe merkeziydi. Böylelikle kadınlar manastırların dışında ilk defa bilgiye ulaşabiliyorlardı.
Kadınların bilgiye ulaşma hevesleri zorbaları korkutmuştu. Çünkü bilgi ancak kadının eline geçerse sonsuz aydınlığa ulaşacaktı. Bu sebeple zorbalar kadınların bilgeliğini karalamak ve bilgiyi bütünüyle ortadan kaldırmak için şeytani planlar hazırladılar. Uygulamalarında alışılagelmiş öğretilerin dışına çıkan kadınları cadılıkla suçladılar. Böylelikle Orta Çağ'a damgasını vuran bilge kadınları yok etme süreci başlamış oldu. Ölüm ve bilgelik arasında sıkışıp kalan kadınlar Papa'nın gücüne mağlup olup karanlığa saklandılar. Tanrı'nın bilgiyle ödüllendirdiği bilge kadınlar dünyaya ışıklarını saçacakları günü beklemeye başladılar. Bekledikleri o gün bu gündür.