Sadece tüfeğin gerektiği bu kıyamet gününde kime vermişti tüfeği? İnsanları ancak ve ancak bir tüfekle kurtarabilirdin bu tufandan. Bir kurtuluşun kıyısına götürebilirdin onları yahut şerefli bir ölümün kıyısına. Bu yüzden bu boğucu fırtınada şey yapmaktan başka çaresi kalmamıştı... Ne yapmaktan başka çaresi kalmamıştı? Çıldırmaktan başka çaresi kalmamıştı tabii. Doğrusu firar etmeyi hiç düşünmemişti.
Ne delirmeyi seçti ne de kaçmayı. Geriye ölüm kalıyordu. Ölüm savaş boyunca en ön safta çarpışarak yaşayan onu mahvetmişti. Ödünç bir silahla gerçek ölümün dişleri arasındaydı. "Halk"ın içinde meydanın ortasında bir taşa oturmuş yanan evlere ölen adamlara o gece zulüm altından kaçanlarla beraber kaçan insanlara bakıyordu. O gün de tıpkı bugün gibi bilmedikleri bir yere kaçıyorlardı.