"Türk Kurtuluş Savaşı tarihi" bir anlamda "Türk Devrim tarihi"nin temelini oluşturur. Her ikisi de Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a çıkışıyla 19 Mayıs 1919'da başlar. Her ikisi de birer savaştır. Gerek Kurtuluş Savaşı gerekse Türk Devrimi amansız iç ve dış düşmanlara karşı kazanılmış birer zaferdir. Türk Kurtuluş Savaşı tüm olanaksızlıklara çaresizliklere rağmen iç ve dış düşman güçlerine karşı kazanılmış ve tarihe altın harflerle yazılmış bir destandır. Türk Devrim tarihi ise tüm gerici güçlere hilafetçilere ve şeriatçılara karşın Kurtuluş Savaşı'nı yapan kadrolar tarafından gerçekleştirilmiş ve hiçbir İslam ülkesinde görülmemiş bundan sonra da görülme olasılığı çok az olan olağanüstü bir mucizedir.
Türk Kurtuluş Savaşı 30 Ağustos 1922'de zaferle sonuçlanıp Lozan Antlaşması'yla noktalanmıştır. Devrimler ise medeni dünyanın gelişen şartları içerisinde olumlu gelişmelere ve her türlü yeniliğe açık ulusu karanlıktan aydınlığa çıkaran bir ilerici reformlar demeti olarak Kurtuluş Savaşı'yla bütünleşmiştir. Yapılan devrimlerin esas hedefi o devrimlerin gerçek sahibi olan Türk milletinin refah ve mutluluğunu sağlamaktı. Bunun içindir ki yapılan her devrim Türk ulusu tarafından benimsenebilmiş ve hayata geçirilebilmiştir.
Türk Kurtuluş Savaşı'nın kazanılması bir destandır. Yoktan var edilen bir orduyla padişah-halifeye İstanbul Hükümeti'ne Yedi Düvel'e (İşgal Kuvvetleri'ne) karşı kazanılan büyük bir zaferdir. Dini kurallarla yönetilmiş bir imparatorluğun kalıntıları üzerine kurulan cumhuriyet rejiminin laik bir sistem temeline oturtulması ise başlı başına bir mucizedir. Zaferin kazanılacağına da ardından yeni bir devletin kurulabileceğine de içte ve dışta inanmayanlar bu destanın ve mucizenin gerçekleşmemesi için ellerinden geleni yapanlar sonunda bükemedikleri eli öpmek durumunda kalmışlardır. Zafer de ardı ardına yapılan devrimler de halkını tanıyan ve bu halkla nelerin yapılabileceğini çok iyi bilen o büyük liderin öncülüğünde gerçekleştirilmiştir.