Sesine uzanmak istiyorum. Gönül alan ismine. Ruhuma sarkıp duran bütün karaltıları aradan çekip düşlerim gözlerine konsun istiyorum. Yüreğinin semasında uçan tebessümlerle yarenlik etmek rüyalarının maviliğinde uçurtma uçurmak istiyorum. Kaygısız ve umarsız aklın tüm şüpheci çelmelerine takılmadan bilinen tüm doğruların yanına bağdaş kurup bildiğim tek doğru olmanı istiyorum. Ruhsuzlar âleminin bütün ölü bedenlerine karışmadan sevda ateşinin pervanesi olup yanmak istiyorum. Yanıp dirilmek ateşin kendisi olmak istiyorum.
Herkesin unutulmasından korktuğu buruşuk anılarla dolu yıpranmış albümlere ödünç verdiği bir hikâyesi var. İnsanlığın o büyük hikâyesi içerisinde gölgesi dâhi anılmayacak öyküme hapsoldum.
Ezel sularından çıkıp zamanın kıyısına varınca anladım başlayıp da bitmeyen esaretimi. Düşüncelerim sabit bir noktaya asılı kalmasın artık. Sözlerimi yönü belirsiz rüzgârlara emanet etmeden umutsuzluk yüzüme tırmanmadan çaresizliğin boğuk sesi yüreğime oturmadan kanatlandırmalıyım seni kuşanmış benliğimi.
Bir öyküm yok belki.
Belki de hiç olmayacak.
Herkes hikâyesini ararken ben şiirimi aradım.
Seni aradım.
Çünkü bildiğim tek şiir sensin