"Balamir Yıkık Kent'in kuzeyinde ovaya bakan hâkim tepenin yamacına kurulmuş eski okul binasının terasından manzarayı seyrediyordu. Şehrin kül rengi silueti nispeten yeşil ovanın üstünde tepeye yaslanmış bir savaş gazisini andırıyordu. Karşıda ovanın öte yakasında sıralanan dik ve sert dağlar sanki bozuk düzene başkaldıran savaşçılar gibi baronların hâkimiyetine karşı direniyorlardı. Dağların bağrından çıkan derelerin çoğu kışın coşmuş; yaz başında kurumuştu. Dağlar sanki bir acıya gark olduğundan bir müddet gözyaşını akıtmış sonra mağrur bir vaziyet almış ihtiyar bir adam gibiydi. Kül rengi Yıkık Kent'te pek yaşayan yoktu. Ailesini korumak için hayatta kalan çok sayıda kişi güneydeki Avşar Dağları'na ve kuzeydeki Boğa Dağları'nın kucağındaki Demirtepe obasına sığınmışlardı. Onlar köle olmaktansa dağlarda ot yaprak yiyerek yaşamayı yeğlemişlerdi. Kont Hermanerik'in besleyip silahlandırdığı vahşi adamlara karşı koyacak güce sahip değildiler. Buralarda fare gibi saklanarak hayatlarını idame ettirmekten başka çareleri kalmamıştı. Gidecekleri başka bir memleket ve komşu ülke mefhumu da yoktu..."
Yazar "Baybars-Son Savaşçı" ve "Baybars-Adaletin Kılıcı" eserlerinde olduğu gibi tarihi şahsiyetleri ve olayları günümüz ötesine uyarlamıştır. "Balamir-Karanlık Çağın Efendisi" isimli bu eserinde Hun Başbuğu Balamir ve 4. Yüzyıl ortamı 22. Yüzyıl dünyasına uyarlanmıştır. Keyif ve heyecanla okumanızı temenni ederim.