Ölümün soğuk ve katı yüzü karşısında dimdik ayakta durmak kolay değildi. Ayaklarında pranga kollarında kelepçe yüreklerinde bir türkü tutturmuş yürüyorlardı. Darağacının urganı yağlı onların gönülleriyse ülkelerine sevdalıydı. Onlar bir yürek üç fişek olarak yaşamışlardı. Yaşama arzusu ile ölümün çarpıştığı o saatler onların son geceleriydi. Ne acımasız bir ölümdü bu; ölümün de acımasızı olur muydu? Oluyordu.