Hikâyeler toplumsal hafızanın kanaviçeleri ve kendi içinde örgüyle işlenmiş dünyalardır. Gündelik hayatın nefesinin hissedildiği bu dünyalar geçmiş veya geleceğin en ücra köşelerine taşınsa bile ait olduğu insanların hakikatleriyle haşır neşirdir.
Bu açıdan bakıldığında "Görünce Sevdiğim Komşum"da yer alan hikayeler çevremizde aşinalığımız bulunan insanlara odaklanır. Bunlar arasında yer alan "Pembe Devrim" hikayesi saygın ve sevilen Pembe isimli bir kadının eşine olan sadakati ve sevgisi uğruna kat ettiği dönüşümü ele alır. Arka planda ise şehrin tenha sokaklarındaki mütedeyyin insanların iç içe yan yana ve hatta karşı karşıya olan hayatları olağan halleriyle sunulur.
Kitapta yer alan diğer hikâye ise "Folluk"tur. Kısa süreliğine şehirden taşra dünyasına bir ziyarette bulunan bir yeni yetmenin adeta yürümesini bile yeniden öğrendiği bir mekânda yaşadığı diğer deneyimler metin boyunca bir kez daha yaşatılır. Kaybolmaya yüz tutan bir dünyadır bu. Doğa aile sosyal çevrede cereyan eden olaylar sonucunda hikâye kahramanı adeta eğitime tabi kılınır. Sonunda ise yaşıtlarının üzerine çıkarır.