Japon İmparatoru Meiji'ye Rahip Shimaji Mokurai'nin Mektubu (1872 Paris)
Sizin İmparatorluk teveccühünüzü benim değersiz düşüncelerimle geriye ödeyebilmeyi arzu ederim.
Değerlendirdiğimde görüyorum ki ülkemiz uzun zaman evvel ahlaki gelişimi (kyoka) terk etmiştir. Bu nedenle de kendimizi sürekli olarak yabancılar tarafından kullanılmaya savunmasız bırakmışızdır. Çağımızda geçmişi derinlemesine irdelemeden ve geleceğe dair dikkatli öngörülerimiz olmadan dini öğretilerimizi (kyo) yerine getirmemeliyiz. Sadece geçici yama tedbirler alarak ve rotamızı sürekli yeniden ayarlayarak belki de insanımızı hiçbir zaman eğitemeyeceğiz. Bu düşüncelerim beni gözyaşlarına boğmaktadır beni çıldırtmaktadır. Eğer Emperyal Majesteleri sadece kısaca da olsa bana kulak verme tenezzülünü gösterirlerse ölümümü bile değersiz bulurum.
Politika (sei) ve din (kyo) arasındaki fark hiçbir zaman saklanmamalı ve göz ardı edilmemelidir. Politika bir insan meşgalesidir ve dış oluşumları yönetir. Daha da ötesinde ülkeleri birbirinden ayırır. Ancak din ilahidir ve kalbe hükmeder ve ötesinde ülkeler arasında bir bağlaçtır. Politikada da bu nedenle kişi katiyetle başkalarını düşünmek değil sadece kendisine kazandırmak amaçlı olarak çaba gösterir. Ama dinde öyle değildir: kişi hiçbir zaman kendisini değil öncelikle ve ivedilikle başkalarının yararını düşünür. Ülkeleri birbirinden ayıran politikaya gelince bir cumhuriyet için doğru kabul edilen bir şey bir monarşi için yanlış olabilir mi? Otokratik devlet yöneticilerinin uyguladıkları politikalar anayasal devletler tarafından reddedilirler.
... Birliğimizin ilk üç maddesinden birincisi 'Tanrılara tapınız ve ülkenizi seviniz' demektedir. 'Tanrılara tapınız' demek din ile ilgilidir ancak ülkemi sevmek politika ile ilgilidir. Bu politika ile dini birbirine karıştırmak değil midir?
Daha ben bugüne kadar 'Tanrılara tapmak' derken sadece benim ülkemin tanrılarına mı yoksa tüm ülkelerin ortak Tanrı'sına mı tapmaktan bahsedilmektedir anlamış değilim. Eğer sadece bizim ülkemizin tanrılarından bahsediliyorsa bu demektir ki güneş ve ay sadece bizim ülkemize aittir ve başkalarına erişemez.
... İnsanları sadece şaşırtmaya yarayan ve onların kalplerine zarar veren tüm sihirsel mucizeler kehanetler ve hiçbir işe yaramaz adetler hep beraber hemen şimdi süpürülüp atılmalıdır.
... Din kesinlikle bir nimetin üründür ve insanlara zorlanamaz. İnsan dine inanmaya zorlanırsa mutlaka ondan tiksinecektir.
... Düşüncelerimi kabulü için siz İmparatoruma yalvarıyorum.
... Din nasıl olur da kurumsal ve hukuki kararlarla belirlenir ve fermanla duyurulur?
... 3 yaşındaki çocuklar bile bilirler ki Avrupa'nın aydınlanması din ile değil bilimle olmuştur.'