İnsanın ürettiği ve sürekli beslediği bir disiplinin içinde yaşadığı bağlamı destekleyecek ve onu yaşanabilir kılacak kavramlar dünyasından mahrum bırakılması ne kadar acı vericidir! Son yüzyıllarda Teoloji dahil bir çok dini disiplinin başına gelen felakettir bu. Elinizdeki eser bir zamanlar ilimlerin tacı olarak kabul edilen Teoloji'nin modern düşünceye başlangıç kabul edilen 17. yüzyıldan bu tarafa yaşadığı sürgün hayatını sora erdirme ve bu disiplini her anlamda insanın yaşam alanına indirme çabalarına bir ilavedir.
Bu çaba içinde Teoloji'nin klasik yapısı içinde büyük oranda tabiat üstüne referansla kurduğu kavramlar dünyası ayağı yere basan bir yapıya kavuşturulmaya çalışılmaktadır. Eser içinde Allah'ın tek başına bir tanım ve varlık alanı olarak değil de insanla tabiatla tarihle vs. ilişkisini kuran kavramlar üzerinden anlaşılmaya çalışılması bu çabanın bir sonucudur.
Allah'ı ilişkiler ağı içindeki bir Varlık olarak anlama düşüncesi bu ağın bir başka parçası durumundaki insanı daha güçlü kılacak ve emanet olarak yüklendiği Tanrı'nın isimlerine yeryüzünde yaşam alanı açma çabasında ona destek olacaktır.