Filolojinin önemli çalışma alanlarından biri olan ağızlar dilin geçmiş ve kendi dinamiğini korumuş yapısı/sesletimi ile günümüz ve dış dünyaya açık hali arasındaki bir köprü gibidir. Ağız çalışmaları genel algının aksine sadece söz konusu dilin morfolojik fonetik ya da sentaks farklılıkları değil; daha derinlerde dilin kökleri ile olan bağlantısı bu bağlantının oranı hangi milletlerle kültürlerle iletişime geçtiği hakkında bilgi vermektedir. Çünkü ağızlarda çok sayıda dil içi ve dil dışı unsur bulunmaktadır. Ağızlar bir milletin yüzlerce yıllık dil ve kültür birikimini ortaya koyan incelikli dil unsurlarını barındırdığı için kültürel ve tarihî değere sahiptirler. Dilin söz varlığına ilişkin artzamanlı ve eşzamanlı veriler barındırması sebebiyle söz konusu dilin söz varlığını ortaya çıkaran ağız çalışmaları linguistik fonoloji morfoloji leksikoloji semantiktoponomi etnonomi folklor sosyoloji sosyolinguistik antropoloji tarih dil tarihi eğitim tarihi gastronomi gibi disiplinler için de kaynak verileri muhafaza etmektedir. Diğer yandan Türk dili ve edebiyatının temel taşlarından biri olan ve yüzyıllar ötesinden günümüze kadar her durumda ve koşulda ağızlardan beslenen "âşıklık geleneği" ürünleri ağız çalışmalarına kaynaklık edecek önemli veriler barındırmaktadır. Mersin'in yaşam koşullarını acılarını sevinçlerini umutlarını yalın bir biçimde şiirlerine yansıtan Tarsuslu Âşık Mahrûmî Mersin'in sadece duygu dünyasını değil özgün sözlerini ve söyleyişlerini de şiirlerine yansıtmıştır.