Günümüzde devletler deniz yollarının yanında egemen haklarını kullanabildikleri deniz alanları için de mücadele vermektedir. Çünkü deniz yoluyla gerçekleşen ticaretin sürekli artması devletlerin deniz yetki alanlarında hidrokarbon kaynaklı çalışmalar yapabilmesi deniz içi ve tabanına çeşitli amaçlara yönelik boru hatları döşeyebilmesi denizel alanları tarihte hiç olmadığı kadar önemli bir konuma taşımıştır. Dolayısıyla devletler için denizler her alanda sağladığı türlü faydalar nedeniyle uğruna küresel çapta jeopolitik mücadele verilen sahalardır.
Denizlerdeki faaliyetlerin bu derece çeşitlenmesi bu alanların nasıl paylaşılacağı konusunu gündeme getirmekte ve özellikle hidrokarbon rezervleri bakımından yüksek potansiyelli görülen bölgeler uluslararası rekabet alanlarına dönüşmektedir. Küresel ve bölgesel etkiye sahip güçlerin dahil olduğu bu mücadelenin günümüzde yoğunlaştığı sahaların başında ise Doğu Akdeniz Ege (Adalar) Denizi ve Karadeniz gelmektedir. Dolayısıyla söz konusu denizlere kıyısı bulunan bir yarımada ülkesi olan Türkiye'nin bu mücadelede kilit bir konumda olduğu söylenebilir.