Bazen birini kurtarmak için elimizi uzattığımızda kurtulan biz oluruz. Tıpkı aidiyet sorunları ve köksüzlük hissiyle boğuşan Frieda Hughes'in başına geldiği gibi.
O Galler kırsalının derinliklerinde hayata geçirilecek projeler ekilecek bir bahçe yapılacak resimler ve kurtarılacak hasta evliliğinin üzerine düşünüyordu. Her şey fırtınada neredeyse yok olmak üzere olan bir yuvada hayatta kalan tek yavru saksağanı kurtarmasıyla başladı. Onu yaşama döndürürken kendi hayatının akışının değişeceğini nereden bilebilirdi...
Şair ve ressam Frieda Hughes keder ve yalnızlığın ardından saksağan George ve yavrularıyla birlikte kendiyle bağ kurduğu bir yolculuğa çıkıyor. George ile tanışana kadar tüm yaşamı bir yuva arayışıyla geçen Hughes gerçek sevgi bağının yaralı bir ruh için teselli sağlama gücüne sahip olduğunun unutulmaz hikâyesini şiirsel bir dille anlatıyor.