Genç ve başarılı lise öğrencisi Safiya Mirza'nın en büyük hayali gazeteci olmaktır. Safiya'nın okul gazetesi için editörlük yaptığı süre boyunca öğrendiği en önemli şey bir gazetecinin işinin gerçekleri ortaya çıkarmak ve kişisel önyargılarının yaptığı haberi etkilemesine izin vermemek olduğudur. Ancak Safiya için tüm bunlar öldürülen genç bir çocuğun cesedinin bulunduğu gün tamamen değişir. On dört yaşındaki Jawad Ali'nin hayatı Cadılar Bayramı kostümü olarak yaptığı roket çanta yüzünden altüst olur. Öğretmeni tarafından okula gerçek bir bomba getirdiği şüphesiyle ihbar edilen Jawad etnik kimliği nedeniyle büyük baskı ve zulüm görür ötekileştirilir ve sonunda gizemli bir cinayete kurban gider.
Safiya bu Müslüman gencin ölüm haberiyle sarsılır ve olayın peşine düşmeye karar verir. Zamanla Jawad'ın sesini duyduğuna varlığını hissettiğine inanır ve haksızca işlenmiş olan bu cinayeti aydınlatabilmek için elinden geleni yapar. Ancak zamanla bu olaya bağlı olarak işlenen nefret suçlarının boyutunu görmeye başlar ve sır perdesi aralandıkça en büyük şüphelerinin doğrulandığını fark eder.
"Annem bana bir Müslümanın vefat ettiğini duyduğumuzda ne söylemem gerektiğini öğretmişti: İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn. Allah'tan geldik ve yine O'na döneceğiz. Ama annemle babam benim gittiğimi bile bilmiyordu. Gerçekten gittiğimi. Yalnızca kaybolduğumu sanıyorlardı. Eve dönmem için dua ettiklerini biliyordum. Bana olanları öğrendiklerinde ne yapacaklardı bilmiyorum. Ben de onlar için dua ediyorum."