Ya elma ağacı?
Küçük ve yumuşak cinsli elma ağacı. Isırdığın
zaman un kurabiyesi gibi ağzında dağılan elmaları
olurdu. Birkaç yıl üst üste hiç meyve vermemişti. Bir gün
bana "git şu baltayı al tersiyle yavaşça elma ağacının
köküne birkaç tane vur ben sana ne yaptığını
sorduğumda meyve vermediği için keseceğini söyle"
Gülünç biraz da aptalca bir oyun gibiydi. Yaptım
dediklerini. Sonra sen "bırak kesme belki bu sene meyve
verir" demiştin. Sonra da şimdi bu elma ağacı
kesilmekten korktuğu için seneye meyve dökecek
demiştin.
Tesadüf idi. Gülünçtü. Aptalcaydı.
Ama elma ağacı o sene bütün mahalleye yetecek
kadar meyve verecekti. Toplamakla bitiremediğimiz
kadar çok. O yılki elmanın çokluğuna canlı tanıklar var.
Ama sebep sonuç zinciri arasındaki irtibat tamamen
öznel.
Nankör çocuklarını durmadan vazgeçmeden
küsmeden besleyen tabiat ananın belki çok ayrıcalıklı
birkaç dostunu tanıyacak bilinci vardır.
Mezarının başındaki çam ağacı nasıl büyümüş
biliyor musun hem de hiç sulanmadan bakılmadan
çapalanmadan.