Fütüvvet kavramı Kur'ân-ı Kerîm'de Hz. İbrâhim ve Ashâb-ı Kehf'i niteleyen "yiğit delikanlı" (Ar. فتى) kelimesinden türetilmiş ve "cömertlik cesaret gençlik yiğitlik mertlik fedâ" anlamlarını ihtiva eden bir kavramdır. İslâm dünyasında hem ferdin iç dünyasını hem de toplumsal ilişkilerini belirleyen Kur'an temelli erdemleri öne çıkaran tasavvufî bir kavram olarak kullanılmaya başlanmıştır. Müslüman toplumlarda fütüvvet kurumu sosyal bir kavram ve tasavvufî bir anlayış olmasının yanı sıra Ahîlik teşkilatında görüldüğü gibi resmî bir toplumsal ve ekonomik teşkilatlanma biçimi olarak da öne çıkmıştır. Onun temelinde ise "Din güzel ahlâktır." ilkesinin gençler ve meslek erbabı başta olmak üzere toplumun bütün katmanlarına kök salması gayesi vardır. Bu bakımdan fütüvvet anlayışı gençlere topluma ve özellikle de meslek erbabına sünnet temelli toplum yararını önceleyen ve fedakârlığa dayalı bir ahlâk anlayışını sunar.
İlk fütüvvetnâmenin müellifi Sülemî'den yaklaşık 70 yıl sonra vefat eden Herevî (ö. 1089) Kuşeyrî ile aynı çağda yaşamış ve kendi zamanında İslâmî ilimlerdeki dirâyeti sebebiyle "Şeyhülislâm" unvanı almış önemli bir müfessir muhaddis kelâmcı ve sûfîdir. Onun fütüvvet risâlesi tetkik edildiğinde görülür ki risâle; fütüvvete dâir telif edilmiş nâdir risâlelerden biridir ve telif edildiği dönem ve öncesi sûfîlerinin fütüvvet anlayışını yansıtmaktadır. Bununla birlikte risâle Horasan bölgesindeki Müslüman toplumun ne tür bir ahlâk anlayışı ile yoğrulduğunun görülmesi bakımından mühimdir.