Çok eski değil yıl 1931. Tıp bakteriyel enfeksiyonlar karşısında çaresiz. Zatürre veba verem difteri kolera menenjit gibi hastalıklara sebep olan bakteriyel enfeksiyon bir kez başladı mı yeryüzündeki hiçbir şey onu durduramıyor. Gazlı gangren yaralı askerler için gayriresmî ölüm cezası demek. Loğusa humması doğum yapan kadınların korkulu rüyası. Ameliyathanede giyilen kanlı önlük şeref nişanı. Mikroplara hiç dikkat edilmiyor. O günlerde bakterilerin hastalığa yol açması sadece teoride kalıyor olgu değil. Bu yüzden cerrahlar çıplak elle kullandıkları aletleri herhangi bir masaya bırakıyor maske takmıyor.
Peki ne oldu da 20 sene sonra doğan çocuklar bütün bu hastalıkları bilmeden büyüdü? Her şey 1930'lu yılların ortalarında Almanya ve Fransa'daki bir dizi bulguyla o zamanlar modern tıpta "mucizelerin mucizesi" olarak göklere çıkarılan keşiflerle insanlara bakteriyel enfeksiyonları durdurmanın ilk etkili yolunu gösteren ilerlemelerle başladı. Sülfa bulundu. Bu çalışmalar daha sonra henüz deneysel aşamadaki ilaçların ABD başkanının oğlu dahil olmak üzere insanlar üzerinde test edilip etkilerinin doğrulanmasıyla sürdü... Araştırdıkça öykü daha tuhaf ve daha renkli karakterler ve hikâyelerse daha çarpıcı hâle geliyor; bu öykünün içinde inanılmaz küçük hayvanlar ve büyük karteller var.
Merakla okunacak bir yakın tarih kitabı. Thomas Hager; havadaki azotu kullanarak gübre üretmenin yolunu bulan iki Alman bilim insanının Fritz Haber ve Carl Bosch'un öyküsünü anlattığı Havadaki Simya kitabındaki gibi bu kitapta da Hitler'den Nazilerden Yahudi bilim insanlarının Amerika Almanya ve Fransa'nın savaş şartlarında yaptıkları bilimsel araştırmalardan ve tabii ilaç sektörünün karanlık yüzünden söz ediyor.