İbn Sînâ fikirleri günümüzde canlı bir şekilde tartışılan bir sistem filozofudur. Onun özellikle metafizik meselelere yaklaşımı yalnızca yaşadığı dönem ve coğrafya ile sınırlı kalmamış çağları ve sınırları aşan bir yelpazede etkisini göstermiştir. İbn Sînâ'nın eserleri hem Doğu hem de Batı'da çeşitli dillere çevrilmiş fikirleri kendisinden sonraki pek çok bilimsel ve felsefî çalışmaya kaynaklık etmiştir. Onun bu fikirlerinin başında ise Zorunlu Varlık şeklinde ortaya koyduğu tanrı tasavvuru gelmektedir. Zorunlu Varlık düşüncesi yalnızca felsefî literatürde değil kelâmî literatürde de İslam dininin tanrı anlayışını ortaya koymak için önemli bir parametre olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu da doğal olarak İbn Sînâ'nın İslam dininin tevhîd anlayışını metafizik bir perspektiften ortaya koyup koymadığı veya onun tanrı anlayışının Kur'ân'ın Tanrı'sıyla bağdaşıp bağdaşmadığı sorularını akla getirmektedir. Bu bakımdan İbn Sînâ'nın nasıl bir tanrı anlayışı benimsediği nasıl bir tanrı anlayışı reddettiği ele alınması gereken önemli bir mesele olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu çalışmada önce İbn Sînâ'nın Tanrı anlayışının özünün ne olduğu tespit edilmeye çalışılmakta daha sonra ilâhi sıfatlartanrı anlayışının özünü oluşturan bu çekirdek ulûhiyet anlayışı etrafında bütüncül bir bakış açısıyla analiz edilmektedir. Bunu yaparken İbn Sînâ'nın tanrı anlayışı kendi metinlerinden yola çıkılarak ortaya konulmakta ve onun tanrı tasavvuru hakkındaki farklı iddiaların asıl düşüncesiyle örtüşüp örtüşmediğinin cevabı araştırılmaktadır.