Çocukluk yıllarımda elektrik canı isteyince eve uğrayan hayırsız evlat gibiydi. Programlı veya programsız elektrik kesintileri alıştığımız şeylerdi. Radyodaki ses "Saat dokuzon bir arası iki saat kesinti" derse bunun anlamı mumlar bitmeden bakkala koşup bolca yedeklemekti. Gaz lambaları sıradan birer aksesuardı. Bazı evlerde gemici fenerleri bulunurdu. Bazı evlerden birisi de bizim evdi. Babam yağmurlu gecelerin erken şafağında bu feneri alır bıldırcın toplamaya çıkardı. Şimdi nerede bir bıldırcın yumurtası görsem zayıf boyunlarını kafalarının ne kadar kolay koptuğunu hatırlar içim fena olur. Günümüzde elektrik evden çıkmaz oldu. Gaz lambalarından şanslı olanlar bitpazarına düştü. Kötü yola da düşebilirlerdi iyi oldu. Mumlar fiilen olmasa da fikren yaşayıp birer süs eşyasına dönüştü. Önemini kaybetti demiyorum. İçleri geleceğe dair umutlarla dolu çocukların ev ödevlerine ışık olan mumlar zamanla gönül işlerine kaydı birbirini karanlıkta bile gören kalplere aydınlık oldu.