" Ahmet'in cebindeki son taş cama vurunca uyanmıştı Zaide. Kalbi yerinden fırlayacak gibi heyecanla atıyordu. Hızlıca yatağından kalkacaktı ki bir an duraksadı."Tahta zemin ses yapar da uyanan olur." diye usulca kalktı pencerenin perdesini açtı yüzünü avuçlarının içine ala-rak alnını cama dayadı. Gözleri bir müddet sonra karanlığa alıştı.
Karanlığın içinde onu fark etmişti: "Aşağıya gel" anlamında el işareti yapan Ahmet'i görünce hem sevindi hem de korktu. Kalp atışları daha da çok hızlandı. Ahmet tekrar "gel" işareti ya-pınca Zaide usulca pencereyi kaldırarak açtı ve fısıldayarak: "Tamam" dedi. Yine usulca pencereyi kapattı ve bir balerin gibi parmak uçlarına basarak aralık kapıdan çıktı...
Zaide kalabalık bir ailenin içinde yalnızlığın büyüttüğü ve belki de içimizdeki gurbette kal-mış unutulmuş bir köylü kızı...
Zaman zaman gülerek zaman zaman ağlayarak okuyacaksınız Anadolu kızlarının kaderleri gibi Zaide'nin de hikayesini.. "