Anasını çok seviyordu. "Ah anam ah. Seni oralardan ben getirdim. Bilirim derdini ama elden ne gelir artık? Ağıtını anlarım. Anlar da ne yaparım? Hiçbir şey. Düştük bi kere buralara anam. Allah'ın Yörük'ü ne anlar köylünün tarlasından çubuğundan bağından bostanından bokundan püsürüğünden. Köylü gızıylan evlendik köylü olduk işte. Bilirim. Bi çok şey yitirdik. Kazandıklarımız yitirdiklerimiz yanında önemsiz. Bak altına bi yatak bile seremedim. Bi yastık bile veremedim sana. Yıllarca bana küstüğünü sandım. Sen bana hiç küsmedin ki. Sen bana hiç darılmadın ki. Sen sen sen sen bu hallara düştüğümüze içerledin. Kör talihin beni anasını ahırın bi odasına goyacak kadar yoksul bırakmasına içerledin. Hep sustum. Zaten susmaktan başka ne yapabilirdik ki? Yanına gelemiyom anam. Gelseydim de beni dövseydin. Bana bağırsaydın. Ulan eşekoğlueşek ulan puşt pezevenk ulan marazlı hayvan deseydin. Yaşlı bi anana bile bakamıyon deseydin. Kafama süpürgenin topuz kısmıynan vursaydın. Çocukluğumda çok vururdun. Ağlardım. Sonra beni susturmak için memeni ağzıma verirdin. Isırırdım. Isırma ülen diye beni severdin. Kaç yıl oldu sana sıcak sıcak dokunmayalı? Kaç bayramdır elini çabucak öpüp kaçıyorum. Kaç yıl oldu seninle şöyle bir oturup da iki çift söz etmeyeli? Geçti o günler değil mi anam? Ocak başındaki yerini elkızı aldı."