Kültür bakanlığında çalışan Haşim Hakemzade baharın gelişiyle birlikte her yıl olduğu gibi İran köylerini gezerek film oynatmak üzere yola çıkar. Bu kez küçük oğlu Rıza da onunla birliktedir. Baba-oğul sinemadan haberleri bile olmayan hayatlarında hiç film görmemiş köylüleri beyaz perde ile tanıştırmanın heyecanını duymaktadır. Bir perde ve projeksiyon makinesiyle farklı bir dünyadan kesitler sundukları göçebe köylüleri sinema büyüsü ile tanıştırırlar.
Öte yandan modern dünyanın unsurlarından habersiz yaşayan göçebelerin dupduru yalın ve şiirsel yaşayışları da baba-oğulun ruh dünyalarına yepyeni zenginlikler katar. Özellikle küçük çocuklar kendilerini dağın öte yanındaki yaşamdan haberdar eden baba-oğula adeta yüreklerini sunarlar.