Tesadüfen Zümrüdüanka
"Tesadüfen Zümrüdüanka" rüzgâr ya da güneş çivi ya da duvar kendisi ya da bir başkası arasında hiyerarşi kurmadan akan öykülerden oluşuyor. Elif Erdoğan ikinci öykü kitabında dile ve anlatılarına kendine has bir nezaketle yaklaşan tutumunu sürdürüyor..
"Zamanın nasıl da genişlediğini tadıyorduk
yalan değil inan tadıyorduk neymiş zaman
nasıl uzarmış genişlermiş katlanır çoğalırmış. Bıraktım kazma küreği köstebekleri yuvaları bir yaprağın üzerine çıkıp oturduk bir nilüferin ılık tatlı bir rüzgâr esiyordu. Susuyorduk. Zaman bir neşeydi dilimizin ucunda."