Ölüm ve ölümsüzlükle ilgili tartışmalar bu kitapta transhümanizm bağlamında ele alınıyor. Felsefi kökleri daha eski olsa da transhümanizm 21. yüzyılın yüksek teknolojisinden beslenerek insanlığın en kadim problemlerinden birisi olan ölümü aşmayı denemektedir. Tarihsel süreç içerisinde ölümü aşmayı deneyen simya ve metafizik gibi birkaç teşebbüs olsa da transhümanizm nesnel bilimi kullanmasıyla bu teşebbüslerden kesin biçimde ayrılmaktadır. Çünkü ortaya koymuş olduğu önerme ve araştırmalar bilimsellik niteliği taşır. Transhümanizmin ölümü aşma girişimindeki en büyük dayanağı modern bilim ve ileri teknolojidir. Transhümanizm ölümü iki yolla aşmaya çalışmaktadır. Birincisi eskiyen işlevini yitiren organların yerine yapay organlar üretmek ve böylece bedene bağlı nedenlerden kaynaklanan ölümleri ortadan kaldırmaktır. İkincisi ise insan zihninin kopyalanması aracılığıyla ya yapay bir bedende ya da sadece saf zihin olarak yaşamasını sağlamaktır. Her iki durumun da gerçekleşmesi şimdilik teknolojik olarak mümkün görünmese de insanların ölüme dair algıları dönüşmeye başlamıştır. Transhümanizmin ölümü aşmak amacı hayata verilen önemi göstermektedir. Nitekim transhümanizmde en önemli şey de budur. Ölümün aşılması tüm sosyal felsefi ve siyasi hayatın da yeniden şekillenmesini gerektirecektir. Ölümün aşılması fikri insanları inanç bakımından da etkileyecektir. Elinizdeki bu kitapta ölüm ve ölümsüzlüğe dair inançları ve Transhümanist teknolojilerin bu inançları sarsma potansiyeli tartışılmaktadır. Ölümü doğal bir kader olarak hatta epistemolojik bir kesinlik noktası olarak benimsemiş insanoğlu için ölümün aşılması aynı zamanda hayatında anlamının yeniden kurulmasını sağlayacaktır.