Birinci Dünya Savaşı'nın başlarında Van ve Bitlis'in Rus - Ermeni birliklerinin işgaline maruz kalması üzerine işgal altındaki şehirlerden aralarında Mamuretülaziz/Elazığ'ın da olduğu vilayetlere yoğun bir şekilde Müslüman göçü yaşanmıştır. Birinci Dünya Savaşı esnasında Rus-Ermeni işgal orduları Elazığ vilayetinin sınırlarına kadar sokulmuştur. Birinci Dünya Savaşı sonrasında İngiliz ve Fransızlar arasında yapılan Suriye İtilafnamesi gereğince Güney illerinin Fransızlar tarafından işgal edilmesi ve Fransız ordusundaki Ermenilerin Müslüman ahaliye karşı tutumu Elazığ ahalisi tarafından sert bir şekilde protesto edilmiştir. Bu süreçte siyasi ve toplumsal meselelerde birbirlerine muhalif olan kesimler birlikte hareket ederek İzmir'in işgaline sert bir şekilde tepki göstermiştir. İzmir'in haksız bir şekilde işgal edildiği belirtilerek yapılan işgalin Wilson Prensiplerine insanlığa ve adalete aykırı olduğu vurgulanmıştır. Elazığ Mütareke ve Milli Mücadele döneminde istikrarsız bir yönetime sahiptir. Her ne kadar bu süreçte işgale uğramamışsa da çok sayıda yönetici değişikliği ve Ali Galip gibi Milli Mücadele'ye açıktan muhalif bir kişinin görev yapması bunda etkili olmuştur. Mondros Mütarekesi sonrasında Vilayat-ı Şarkiyye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti'nin ilk şubelerinden birisi Elazığ'da kurulmuştur. Ancak Milli Mücadele'ye muhalif Ali Galip Bey'in 1919 yılı ortalarında Elazığ valisi olarak göreve başlaması Milli teşkilatların çalışmalarını bir süre kesintiye uğratmıştır. Elazığ İstanbul ile Ankara merkezli hükümetlerin mücadelesinin somut bir şekilde sahaya yansıdığı bir yer olmuştur. Bu ortamda milli ve müttehit bir sedanın yükseltilerek helak edici siyasi vaziyetin üstesinden gelinmesi amaçlanmıştır. Kara ve acı bir günün arifesinde olunduğuna vurgu yapılarak "yek dîl ve yek âvâz" bir şekilde hareket edilmesi telkin edilmiştir. Bu konudaki çaba ve faaliyetler sonuç vermiş Elazığ'da saygın bir dayanışma örneği sergilenmiştir. Bu nedenle cephelerde elde edilen askeri zaferler ve önemli gelişmeler Elazığ'da yakından takip edilmiştir. Milli hassasiyet ve aidiyet duygunun çok güçlü olduğu vilayette zaferler günlerce coşkuyla kutlanmıştır. Bunun yanı sıra Ermenilerin bölge üzerindeki iddialarına ve ayrılıkçı hareketlere sert bir şekilde tepki gösterilmiştir.