Ben 1960'lı yıllarda doğan pek çok Türk gibi iki bakan ve bir başbakanın idamına kadar vardırılan zalimliklerin gölgesinde üzerimizden uzaklaştıramadığımız puslu havasıyla ilk darbenin toplumda bıraktığı ve maalesef hâlâ ıslah edilememiş derin izlerinin o bitmek bilmeyen sancılı ikliminde büyüdüm. Unutamadığım insanların çoğu hep tedirgindiler. Devlet ricalinden özellikle askerden ve polisten hatta mahalle bekçisinden bile çok korkuyorlardı. İkinci darbeyi ise üniversite öğrencisi olarak yaşadım ve hâlâ acısını çektiğim travmatik tecrübelerim oldu.
Elinizdeki kitabımın erkek kahramanı Yusuf şahsımı temsil etmektedir. Eserin bayan kahramanı Fazilet ise ilkokul beşinci sınıfta kurgulayıp ortaokul sıralarında büyüttüğüm bütün çabalarıma rağmen bulamadığım; üniversite yıllarımda kılık değiştirterek tesettüre büründürüp sineme gömdüğüm ancak yalnızlığımda hep var olduğunu düşlediğim hayalimdeki sevdiğimdir.