Tuana geçmişinden getirdiği acıların üzerini kapatıp kendini işine vermiştir. Yoğun iş temposu bir anlamda sığınağı olmuştur.
Annesinin rahatsızlığıyla birlikte geçmiş yeniden canlanırken aşk da kapısını çalar. Tuana yaralarını bir kenara bırakıp aşkın peşinde sürüklenirken geçmişe dair hesaplaşmaları da başlar. Çünkü annesi bugününü kaybetmiş kendi geçmişine gömülmüştür. Annesi bu yolculuğa yalnız da çıkmaz Tuana'yı da yanına çeker.
Dilvin Gerçek ikinci romanında pandemi sonrası değişen hayatımızdan kesitler sunup sürükleyici bir aşk ve aile hikâyesi anlatırken Türkiye gerçeklerini de eleştiriyor. Geriye merakla beklediğimiz o soru kalıyor: Tuana'nın gözyaşları balkonda kurumaya yüz tutmuş son sardunyaya can suyu olacak mı?
"Büyük dengesizliklerin tümünden meydana gelen muazzam bir dengeydi hayat. Ne yazık! Mutluluklar kısacıktı hüzün ne kadar uzun..."