Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin"Eski Said" olarak adlandırdığı Risale-i Nur'un te'lif döneminden önce neşrettiği eserler bu kitapta toplanmıştır.
Nokta Risalesi Şuaat-ı Marifet-in Nebi Rumuz İşârât Tuluat Hutuvat-ı Sitte Sünuhat Deva-ül Yeis Muhakemat Münazarat Hutbe-i Şamiye Teşhis-ül İllet Divan-ı Harb-i Örfi Nutuklar ve Makaleler Lemeat Hakikat Çekirdekleri
Takdim
Şeyh Şâmil'in torunu merhum Said Şâmil Efendi'nin şöyle bir sözü var: "Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri bir asır önce gelmiş olsaydı Osmanlı İmparatorluğunun mukadderatı değişmiş olurdu." (1)
Şark vilayetlerindeki gayr-ı muntazam olan içtimaî ahvali tanzim etme niyet ve maksadıyla 1907 sonlarında geldiği İstanbul'da Osmanlı Devletinin mütezelzil vaziyetini müşahede ettikten sonra onun bekası için siyasetle alâkadar olmaya başlayan Bediüzzaman Hazretleri o tarihten itibaren başlayan ve ard-arda vukua gelen büyük inkılâblar umumî harbler muahedeler çöküşler ve yıkılışlar devrinin tamircisi ve yol göstericisi olan en mümtaz şahsiyetidir. Yüzyılda belki binyılda bir meydana gelen bu büyük inkılâp ve hadiselere dair fikirlerini her vesileyle beyan etmiş ve farklı milletleri bünyesinde barındıran Osmanlı Devletine ilmî ve manevî reçeteler sunmuş çıkış yolları göstermiş bir nurlu rehberdir. 1.Said Dönemi Eserleri asarı bediiyye
Fakat zamanın nâmüsaidliği düşmanların dışarıdan ve içeriden şiddetli hile ve baskıları ve devlet ve siyaset adamlarının işin vehametini kavrayamamaları ve daha birçok sebebten ötürü bu manevî reçetelerden tam istifade edilememiştir. Osmanlı'nın devlet olarak fiilen bittiği 1920'lerin başlarında Said Nursi Hazretleri bu çareleri: "Âlem-i Islâmın mütemerkiz noktasına tekraren arzediyorum" ifadesiyle istikbalin münevverMüslüman Dünyasına bırakmıştır.
Bediüzzaman Hazretlerininte'life başladığı ilkyıllardan 1926'da Barla'ya gelişine kadarki devrede yazmış olduğu -bulunabilen- bütün eserlerini nutuklarını ve makalelerini cami' olan bu eser muhterem Abdülkadir Badıllı tarafından hazırlanmış ve Osmanlıca olarak önce 1979 yılında daha sonra da genişletilmiş halde 1999 yılında İttihad Yayıncılıktarafından neşredilmiştir. Osmanlıca okuyanların fazla olmayışından dolayı; bu paha biçilmez eşsiz eserden istifade edenlerin sayısı maalesef az olmuştur. Ve nihayet bize ulaşan şiddetli ve pek çok talep nedeniyle bu kez aynı eseri Envar Neşriyat tarafından yeni yazı ile tekrar neşrediyoruz.
Bu mecmuada yayınlanan eserlerin bir kısmı Risale-i Nur Külliyatını neşreden yayınevleri tarafından basılmış ve o risaleler bizzat müellif-i muhterem Hazret-i Üstad tarafından zamanın nezaketi ve başka sebepler dolayısıyla bazı yerleri bölüm paragraf cümle ve kelime bazında tashihlere tabi' tutulmuştur. Bizim burada neşrettiğimiz risalelerilkbasılan orijinal nüshalara dayanmaktadır ve hiçbir noktasına dokunulmamıştır. Ancak birbirine yakın tarihler taşıyan farklı nüshalar arasında karşılaştırmalar dipnotlarda verilmiştir.
Müceddid-i A'zam Bediüzzaman Hazretlerinin devlet millet cemaat ve ferdlere reçetesi olan bu eseri milletimize ve İslâm Âlemine takdim etmekten şeref duyuyoruz. Asarı bediye eski said dönemi eserleri
Envar Neşriyat
(1)Aydınlar Konuşuyor sh: 135
İFADE-İ MERAM
Bir bahçeye girsem iyisini intihab ederim. Koparmasından zahmet çeksem hoşlanırım. Çürüğünü yetişmemişini görsem "Huz mâ safa" derim. Muhataplarımı da öyle arzu ederim.
Derler:
"Sözlerin iyi anlaşılmıyor?"
Bilirim ki kâh minare başında kâh kuyu dibinde konuşuyorum. Neyleyeyim zuhurat öyle. Şuâat ve şu kitapta mütekellim âciz kalbimdir. Muhatap âsi nefsimdir. Müstemi' müteharrî-i hakikat bir Japondur. Temâşâ eden bunu düşünmeli.
Gayetü'l-gayat olan mârifetullahın bir burhanı olan mârifetü'n-Nebîyi Şuâat'ta bir nebze beyan ettik. Şu risalede maksud-u bizzat olan tevhidin lâyühad berâhininden yalnız dört muazzam burhanına işaret edeceğiz. Hem nazar-ı aklîyi hads-i kalbiyle birleştirmek için melâike ve haşrin bir kısım delâiline ima ederek imanın altı rüknünden dördünün birer lem'asını fehm-i kasırımla göstermek isterim.
Said-i Nursî