Yirmi birinci yüzyıl buhranlarını muhteva eden Çiçeklerin Soyundan içerisinde yer alan öykülerde; romantik bakış açısının yanı sıra banliyö şehir ve köy yaşamındaki bireyin yerini yer yer distopik yer yer kara gerçeklikle bize sunuyor. Toplumsal çözülmelerin izdüşümlerinde; savaş izleri kadının değeri acımasız patronlar ve aşklar kendini var ediyor. Sevim Yunus Habip şiirsel biçemini cümlelere şık bir elbise gibi giydiriyor. Yaşayan mekân kolajlarını karşımıza canlı birer organizma olarak çıkarıyor.
Çiçeklerin Soyundan yitirilmiş dönemlerin huzursuzluğuna yaşadığımız zamanın algısına retrospektif bir pencere aralayarak farklı akışı ve izleğiyle okuyucuyu selamlıyor.