Güç ile düşenlerin ve güçten düşenlerin hikayesi... Kadim ve bir o kadar trajik düşüşlere yakılan bir ağıt... Sahneye; yani hayata yani insana yakılan bir ağıt bu. Kafasında dünyalar fethederken "Altın Kafesinde" vehimlerine mahkum bir "muktedir" ve arayışının sonundaki boşluğa tahammül edemeyen bir "meczup" un güç karşısındaki sınavı... Güç; bütün insani zaaflarımızı gün yüzüne çıkaran herkesi peşinden koşturan kaçınılmaz olarak en sonunda da düşüren en büyük zaafımız ve en zor sınavımız. Bu eser güce kurban edilen hakikate yakılmış bir ağıt aslında. Trajik düşüşler pişmanlıklar elde edişler vazgeçişler kabullenişler ihanetler... Hepsinin temelinde ise ezelden meftun olduğumuz o sevgili; güç.... İşte bu eser de; "cennetten mi düştük bu gam küresine yoksa cehennemden mi yükseldik?" sorusuna; güçten düştük veya güç ile düştük bu gam küresine; ama hep düştük cevabını veren bir tragedya...