Gecenin ortasında bir ayak sesi. Gündüz olsa sadece bir ayak sesi ama gecenin tam ortasında olunca çok farklı anlamlara ve çağrışımlara açık bir tıkırtı bu. Topuğun yere her değişindeki ürperti bir yatakta bağlı kalmışım da elim kolum hareket etmez bir hâldeyken tepemden tam alnımın ortasına düşen damlanın tedirginliği. Düşmesini beklerken ne zaman düşecek derken ansızın tam alnımın ortasına düşen bir "pıt!"
Mustafa Uçurum düz yazılarına şiiri taşıyan bir şair. Bu yüzden hep tekrar eden seslerin peşindedir. Yazılarında geçmişten bugüne bir pencere açarak sesleri duymamızı istiyor. Denemelerindeyse şair özeniyle bakıyor yaşamında yer kaplayan her şeye. Yüzüne yansıyan yaşamında bir karşılığı olan hayatında yol haritasını belirleyen düşüncelerini eleştirilerini birikimini taşıyor denemelerine. Bunu yalnız yapmıyor bir hikâyeye tutunmak için okurlarını da edebiyata şehre müziğe ve zamana tutunmaya davet ediyor. Seslerden bir harita çiziyor yüzüne ve tam okurun alnına düşecek bir "pıt" sesiyle yakalıyor şiiri.