"Yazdıklarıma öykü diyorum ama aslında uykusuz gecelerimin yorumu okura kalmış düşleridir onlar."
Atilla ŞENKON'un bu ikinci kitabını okurken çok duru ve pürüzsüz bir dille yazılmış olan öykülerin beni birden sarıp sarmalayı verdiğini fark ediyorum. Öyküler beni koltuğumdan bir balık ağı içine çekiyor sanki. Üstünde eski Avusturya İmparatoriçesi Sissy'nin resmi bulunan çakmağımla sigaramı yakıyor ve bu gizemli öyküler labirentinde heyecanla dolaşmaya başlıyorum. "Öykülerimi; daha taslak halindeyken omuzumun üstünden ilk Sait Faik okusun eğer bir gün filme çekilirse Fellini veya Atıf Yılmaz yönetsin isterdim" diyor ŞENKON. Gündüzleri bir şirkette yoğun çalıştığı için 'geceden çalarak' yazıyor öykülerini.
Sayfaların arasında çakmağımın titrek alevi ile adım adım ilerliyorum. Gecenin öyküleri Fellini'nin bir filmdeki duvar freskoları gibi usulca gün ışığına çıkıyor.
Nazlı ERAY