Tarih bilimi kayıtlı belgeler ile hayal gücü üzerine kurulur. Eğer ortaçağ Türk tarihiyle ilgileniyorsanız birincil belgeler (ki bunlar aslen Türk Yazıtları ve Çin Yıllıklarıdır) ancak bir kütüphanenin birkaç metrekarelik raflarını kaplayacak sayıdadır. Bu demektir ki yeni belgeler bulana dek onlardan edinilecek bilgiler sınırlı kalmaya mahkumdur. Yani bilgiler akım değil stok halinde gelmiştir.
O vakit sorun şudur: Durağan bilgiyi nasıl devingenleştirelim? Yanıt bellidir: Verilmiş stok bilgileri öyle bir hayal gücüyle evirelim ki ortaya çıkan yorum tarihi olgularla eşleşip bizi doğruya eriştirsin.