Bu kitap kapitalizmin ileri ve aşırı esnekliğinin anahtar kavramı olan artırılmışlığı merkeze alarak biçimselliğin ulaştığı akıldışı hudut olan 'yalnızca biçimden ibaret olma' ontolojisinin ekonomi-politik olarak nasıl yönetildiği ve yaşam biçimi olarak örgütlendiği konusunda Metaverse'ü anlamaya çalışmaktadır. Metaverse varlığın tüm hallerini gösteren imaj-nesneleriyle yokluğa ve yoksulluğa yer bırakmayacak bir dolulukmuş gibi görünmesine karşın yokluğun yeniden üretiminde üstlendiği artırılmışlık değerleri hasebiyle kapitalizmin azıttığı bir şımarıklık halidir. Çünkü Metaverse her şeyin bu kadar 'yok' olduğu ve aynı zamanda hiçbir şeyin bu kadar 'var' olduğu bir yaşam dünyasını daha önce tecrübe etmeyen insanlığı yalın halden kurtarmak için 'metasız' bir cennet vadeder. Ama bu cennet bir ütopya değildir. Aksine ütopyanın artık gereksinim olmaktan çıktığı bir yurttur. Öyleyse bu yurtta yaşamanın bir bedeli olmalıdır. Peki her öbür dünya için bu dünyada bedel ödeyen kişi; Metaverse'ün bedelini nasıl ve hangi geçer akçeyle ödeyebilir? Her emeğin bir bedel etmediği ekonomi-politik döngüde insan hangi bedeli ödeyerek varlığını bu sonsuz ve artırılmış yoklukla ödüllendirebilir?