Bütün varlıkların yaratıcısı Allah'tır. Allah yarattığı varlıkların her birine bir fıtrat vermiştir ve bu fıtratlarının verdiği imkân doğrultusunda hayatlarını sürdürürler. Diğer varlıklarda olduğu gibi Allah insana da bir fıtrat vermiştir.
Ancak insanı diğer varlıklardan farklı kılan temel unsurlardan biri insanın düşünebilmesi bilgi üretebilmesi ve bir şeye inanabilme yeteneğidir. Allah insana akıl ve duyu bilgisini vermekle kalmamış aynı zamanda ilk insandan itibaren halkalar halinde peygamberler göndermiş ve onların aracılığıyla insanlara rehberlikte bulunmuştur. Allah insana verdiği bu kabiliyetler ve imkânlar karşısında bazı sorumlulukları da yüklemiştir. İnsan bütün bu imkânları kullanmak suretiyle Allah'ın koyduğu sınırlara uymalı ve onu bozacak davranışlardan uzak durmalıdır. Nübüvvet müessesesinin son temsilcisi olan Hz. Muhammed'in (s.a.v.) gösterdiği şekilde iman edip ona uygun amel etmeli ve temiz bir ahlaka sahip olmalıdır. Bunu yaptığı takdirde Allah'ın kendisine yüklediği mükellefiyetinin gereğini yerine getirmiş olur. Allah'ı tanımak inanmak ve teslim olmak insana hem dünyada hem de ahiret hayatında mutluluk verecektir. Allah'ı bize en güzel şekilde tanıtan kitap Kur'ân-ı Kerim'dir. Bu nedenle her birimiz Kur'ân-ı Kerim'i en iyi şekilde okumalı anlamalı uygulamalı ve anlatmalıyız. Bunu yaptığımızda Rabbimizi en iyi şekilde tanımış oluruz ve aynı zamanda Allah'ın kudreti karşısında ne kadar sınırlı bir varlık olduğumuzu da kavramış oluruz. Bunu yaparken elbette bazı sıkıntılarla karşılaşacağız sahip olduğumuz kabiliyetler gereği bazı sınamalarla karşılaşacağız önemli olan amacını ve hedefini belirlemek ve metanetle sabırla belirlenen hedefe doğru yürümektir.