Gördüğümüz bir manzarayı kokladığımız çiçeği ve duyduğumuz bir müziği güzel olarak tanımlarız. Ancak onca güzelliğin arasında "insan güzelliği'' geçmiş çağlardan bugüne dek idealize edilen üzerine düşünceler geliştirilen kavram olmuştur.
Güzellik hem soyut hem de somut olarak ele alınmış sanatın felsefenin bilimin ilham kaynağı olmuştur. Antik dünya insanlarının güzellik anlayışları ideal güzelliğe ulaşmak için ürettikleri kozmetik ürünleri ve ilginç sayılabilecek teknikleri vardır. Geçmişten günümüze uzanan bu süreç bugün devasa bir endüstriye dönüşmüştür.
Günümüzde güzellik sektörü büyümede herhangi bir yavaşlama belirtisi göstermeyen bir devdir. Güzellik endüstrisinin 2020 yılında toplam küresel kozmetik satışları 483 milyar dolardır. Yıllık %475 büyüme oranıyla toplam gelirin 2025 yılına kadar 716 milyar dolara ulaşması beklenmektedir.
Bu devasa endüstri günümüzde dünyayı sanatı ve idealize güzelliği yeni baştan şekillendirmekte sürekli yenilikler icat etmekte ve istisnasız her eve her bireye bir şekilde ulaşmanın yollarını keşfetmektedir.
Öte yandan; içtiği sudan nefes aldığı havaya kadar bütünüyle atomlardan elementlerden oluşan canlı için sektörün ürettiği doğal ya da sentetik ürünlerin tamamı kimya bilimin çıktısı niteliğindedir. Yine ürünlerin kullanıldıktan sonra metabolizma üzerindeki etkileri de Biyokimyasal olarak izlenmelidir. Bu yanıyla güzellik endüstrisi kimya biliminin en büyük uygulama alanlarından birisidir.
Güzellik sektörüne üst düzey bir bakış için konuyu çok kapsamlı bir şekilde ele almak gerekir. Kitap kapsamında yapılan tam olarak budur.
Simyadan Kimyaya doğru ilerleyen güzellik yolculuğunun hangi medeniyetlerden hangi ritüellerden geçtiği AR-GE laboratuvarlarındaki gelişimi ve hangi teknolojilerden geçtiğini merak eden herkes için ilgi çekici bir kitap olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle okuyucularım için güzellikler dünyasına bilimsel güncel güvenli bir pencere açıyor ve faydalı olmasını diliyorum.
Prof. Dr. Nazan Apaydın Demir