Hz. Ebubekir'in hilafete getirilmesiyle İslâm tarihinde yeni bir dönem başladı. Bu dönemde Müslümanlar ilk olarak irtidad ve zekât tartışmalarını sona erdirdiler ve bozulan iç huzuru yeniden tesis ettiler. Ardından kısa sayılabilecek bir zaman zarfında Sasani ve Bizans İmparatorluğu'nun kontrolünde bulunan pek kıymetli toprakları fethettiler. Müslümanlar gittikleri yerlerde barış ve huzuru da temin ettikleri için bölgesel huzur ve birlikteliği de sağlamış oldular. Bu hoşgörü iklimi Hz. Osman'ın devrinin ikinci yarısında bozuldu ve çok geçmeden görevi başında bulunan halife isyancılar tarafından öldürüldü. Bunun sonucunda İslâm toplumunda bölünme emareleri gözükmeye başladı.
Böyle bir ortamda hilafet makamına gelen Hz. Ali'nin işi gerçekten çok zordu. Bir taraftan Hz. Osman'ın katillerinin bulunması ve cezalandırılması meselesini halletmesi gerekmekteydi. Ancak ortada suçu üstlenen olmadığı gibi "Osman'ı hepimiz öldürdük" diyen geniş bir kitle bulunmaktaydı. Dolayısıyla bu gruba karşı hemen bir yaptırım uygulamak çok zor hatta imkânsızdı. Diğer taraftan kendisine biate yanaşmayan diğer şehirlerin biatini sağlama meselesi vardı. Hz. Ali'nin bütün gayretine rağmen bu bölücü faktörlerin etkisi ortadan kaldırılamadı ve tarihe Cemel Vakası olarak geçen savaş gerçekleşti. Müslümanın Müslümanla karşılaş tığı ilk savaş olan bu mücadele bir taraftan toplumda ayrılık fikir- lerini belirginleştirdi fitne ateşini yaktı ve yarımadada kısa zaman- da gerçekleştirilmiş olan İslâm birlikteliğine çok büyük darbe vurdu.